3.5 yıl aynı maaş
3.5 yıl çalışıp maaşa zam alamayınca istifa ettim. Türkiye’deki tıp eğitimimiz Avustralya’da sayılmadığı için eşim mesleğe yakın bir branş olan laboratuvar/patoloji okuyordu ve eğitiminin son senesiydi. Kızım okula başlamış, hafta içi baleye ve yüzmeye, hafta sonunda piyano derslerine gidiyordu. Bunlar Avustralya’da lüks değil. Ama evin tek geliri olunca cepten yedik ve parasız kaldık. Biraz aile desteği ve benim gündüzleri bir devlet dairesinde geçici memurluk, geceleri de sigorta şirketinde bilgisayar operatörlüğü yapmamla durumu düzelttik.
Eşim okulu bitir bitirmez hemen bir hastanede işe başladı. Ben de şimdi uluslararası bir sigorta sirketinin iş kazası sigortası departmanında yönetici düzeyde çalışıyorum. Şu anki aile gelirimiz Avustralya standartlarında orta halli.
Avustralya ve Türkiye’yi karşılaştırmak olanaksız. İstanbul’un üstüne Sydney’de trafik sıkışıklığının lafı bile olmaz. Burada İstanbul’un beşte biri kadar insan yaşıyor. Buradaki sosyal yardım sistemi Türkiye’de yok, olamaz da. İki ülkenin ekonomisi ve nüfusları çok farklı. Biz doğayı, ormanda yürüyüşü ve piknik yapmayı seviyoruz. Sydney bize bunu veriyor. Hem de şehrin içinde!
Avustralya’nın önceleri bizi şaşırtan tamamıyla kendine özgü bir yaşam stili var. Yolda şortla dolaşın, çıplak ayak dolaşın, kimse umursamaz. Kullandığınız arabayı kimse önemsemiyor. Depocu ile genel müdür iş çıkışında gidip birlikte içiyorlar. Belediye otobüsü şoförü, yolcular binip yerlerine oturana kadar hareket etmiyor. Her yolcu şoföre, şoför de yolcuya “iyi günler” diyor.
Buraya gelmekle iyi mi ettik? Cevap vermek zor. Kalsaydık ne olurdu bilemeyiz. Dostları ve ailemizi özlüyoruz, ama burada güzel bir yaşamımız var, düzenimizi iyice kurunca ileride daha mutlu olacağız. Bu deneyimin bana kazandırdığı en önemli şey yaşama daha umutla, keyifle ve cesaretle bakmak oldu.
Bir yanıt bırakın